Ben yılbaşı ağacımı erkenden süsleyip Yeni yıla girer girmez kaldıranlardanım. Bayramdan hemen sonra süslenen ağaç, iki devrilme ve sayısız yağmalanmanın ardından, eteklerini yukarı çekmiş koca kadınlar gibi duruyor. Neden mi? Minik kızımın boyunun yettiği alandaki tüm süsler yolunduğundan, ben onları ulaşamayacağı üst dallara yerleştirdikçe ağacın altı çıplak kaldı. Ağacın ışıkları ve dore zincirse devrilmelerden sonra tek bir taraftan sarkar halde. Işıkları yakmaya korkuyorum çünkü bu sefer de dışarı yansıyan görüntü belki de korku filmlerindeki gibi korkunç bir gölge yaratacağından mahalledeki çocuklar bizden korkabilirler. Hele ki bu gölgelere minik bir yaramazın ağacı yağmalama gölgesi de karışırsa…
Eşim seneye daha büyük bir ağaç alırız dese de sanırım bu kadar heyecana dayanacak bir ağaç bulamayabiliriz. Ağaçtan dökülen her türlü kırıntı, süs parçası, kırığı ya da ipliğinden evcilik oyuncaklarıyla yemek pişiren büyük kızım da cabası… “Anne! Bak sana yoğurt çorbası yaptım… Naneli.” Evde kızların izini kaybettikçe salona bakıyorum. Kızlar görünürde yoklar ama ağacımız kıpır kıpır, belli ki arkasında iki minik çömelmiş ne yaramazlıklar planlıyor.
Bu arada bakıyorum her yerde inanılmaz güzel yılbaşı süsleri var, ama bu sene olmaz diyorum… Belki seneye…
3 güzel fikir:
kozalaklara takıldım kaldım:)
Zeynepcim bence sen evde bunun alasını yapabilirsin :)
çok teşekkür ederim ama ben okadar becerikli değilim öpüyorum seni:)
Yorum Gönder