26 Eylül 2014 Cuma

İki yüzlü postacı çanta :)


Bir çanta diktim... Çok iki yüzlü...

Dikiş ile ilgili detaylı anlatımları bu işin duayenlerine bırakacağım. Ben size kumaşımı, menşeini ve linkini vereceğim.
Bir iki hafta önce biçtiğim kumaşları geçen cumartesi günü bir oturuşta bir araya getirip kızlarıma kullanışlı ve her iki tarafı da kullanılabilecek bir postacı çanta diktim. 
Kırmızılı kumaşı yıllar önce Dodanlı dan almıştım, mavi beyaz puantiyeli kumaş ise TEPE Home un mutfak tekstil reyonundan. Sanırım mutfak bezi olması için tasarlanmış ama bence o beyaz puantiyeler tabakları kurutmaktan daha değerli işler yapmalıydılar. Mesela 5 yaşındaki küçük bir kızın oyuncak bebeklerini kucaklayıp gezdirmek gibi...
Bu linke tıklayarak çantanın yapımı ile ilgili detaylara ulaşabilirsiniz. Ben bile yaptıysam inanın siz daha da güzelini yaparsınız. Minik erkekler için de kamuflaj renkli kumaşlar kullanarak çok güzel bir çanta yapabilirsiniz. Matara ve oyuncak arabaları taşımak için birebir olur.
Hepinize güzel bir haftasonu diliyorum,
Sevgiler,















22 Eylül 2014 Pazartesi

Duvarda Tabaklar...


Salondaki büfenin üzerinde sıra sıra dizilen bu tabaklar her temizlik gününde kırılacak diye stres yapıyordum. Kısa süre önce ise kırılmamaları için ortadan kaldırmıştım.
Duvara tabak asmak ne kadar eski bir dekorasyon örneği olsa da, nedense ben yapmayı düşünmüyordum. Ta ki eşim, madem kırılmalarını istemiyorsun, duvara asalım diyene kadar.
Şu anda elimde bu tabaklardan 3 adet olduğundan büfenin sadece sağını doldurduk, ama ilerde gezdikçe 3 tabak daha alınırsa o zaman da büfenin solunu doldururuz.
Tabakların ikisinin arkasında askıları olmalarına rağmen ben hepsi aynı olsunlar diye internetten tabak asma teli (tabak askısı, ya da diğer adı her ne ise :) aldım.
Bu hafta sonu da geldim gittim tabaklarımı sevdim.
Cumartesi günü bir de kızlarıma çanta diktim, onu da yakında paylaşırım.
Hepinize harika bir hafta diliyorum,
Sevgiler,
XXOO





26 Ağustos 2014 Salı

Kumaş Peçeteden Kırlent


Birkaç yıl önce Amerikan Servisinden kırlent yaptırmıştım. Halen daha salonun en sevdiğim kırlentidir. Bu sezon ZARA HOME un indirimli günlerinde tek kalan kumaş peçetelerine gözüm takıldı. Maviler ve bej olanlar ayrı satılıyorlardı. Her pakette 2 peçete vardı. Ben de onları kahverengi salonumu renklendirmeleri için aldım.


Öncelikle makinede yıkayıp ütüledim. Her renginden iki tane olmaları için tek kırlentte iki rengi birleştirdim.
Aşağıdaki fotoğrafta kumaşın motifini daha iyi görebilirsiniz.


Seçtiğim rengin fermuarı çok uzun geldiğinden sadece 45 cm kadarını kullanıp, geri kalan kısmını kestim. Ben gizli fermuar aldım, ama siz isterseniz fermuarsız ya da daha farklı çalışabilirsiniz. Salondaki minder ve kırlent yüzlerini ara ara makinede yıkadığım için fermuarsız modelleri sevmiyorum. Yastıklarıyla beraber makineye attığımda iç yastığı topak topak oluyor :)


Dikim aşamasını detaylı anlatmıyorum çünkü ben dikiş işinde acemiyim :) İnternet'ten izlediğim videolardan kendime uygun olanları seçip ortaya karışık bir şeyler yapıyorum.
İşte sonuç... Ta daaaaa.....


  Bu da arkası...


Şimdi sıra diğer tekini yapmakta...

Hepinize güzel bir hafta diliyorum,
Sevgilerimle,



1 Nisan 2014 Salı

Bir Hastalık Üç Melek

http://1hastalik3melek.blogspot.com.tr/
 
Biz Nuray la yedi yıl önce tanıştık.
Sevdiği adamla evlenmelerine çok az kalmıştı ve beraber yaşayacakları evlerini döşüyorlardı. Nasıl mutlu ve heyecanlı bir günündeydi… Eşlerimiz arkadaşlardı ve biz de komşu olacaktık.
 
Nuray hayatta tanıyabileceğiniz en doğal, en içi dışı bir insandır. Sizi asla yargılamaz ve çok rahat bir insandır, kompleksleri yoktur.
Biz onlarla her daim görüştük, düğünlerine gittik, sonra oğullarının doğumuna gittik. Onlar da geldiler… Hele ki Nuray iş çıkışları bir ihtiyacım var mı diye sormaya kapımıza gelir, benim çocuklu halime moral depolar evine öyle giderdi.
Sonra onlar taşındılar, biz de taşındık ama dedim ya biz her daim görüştük.
Biz onlarla bu sene yaz tatilini beraber geçirecektik. Sonra planlar değişti; planlar iptal oldu. Yok üzülmedik, aksine sevindik çünkü bu yaz aramıza minik bir kız çocuğu katılacaktı. Çok mutluyduk. Minik oğulları Çınar o kadar sevimli ve dost canlısı ki bir kardeşi olacağını duyduğunda çok sevinecekti. Emindik.
Ama bir gün Nuray beni aradı, sesi ilk defa Nuray gibi değildi. O gün, bugün gibi 1 Nisan da değildi. Yani her şey fazlasıyla gerçek, acımasız ve soğuktu. Nuray hamileyken kansere yakalanmıştı. Ben ağlamıştım, o teselli etmişti. O ne kadar güçlüydü, “ Allah gücünü veriyor Esin cim” demişti bana.
 
Hamilelik hepimize bir kalkan gibi gelir ya, hamileyken bize bir şey olmaz, herkes bize yol verir, yer verir, biz de istediğini yeme özgürlüğünü sonuna kadar kullanırız ya, Nuray için o günden sonra hamilelik başka anlamlar taşıdı belki… Şu anda 22 haftalık hamile ve bu yaşadıkları özel günlerini teker teker kaleme almaya başladı. Farkındalık yaratmak için. Kendini ihmal eden insanları uyandırmak, anneleri bebeklerinden, çocukları annelerinden mahrum bırakmamak için… Deneyimlerini 1hastalık3melek adlı bloğunda paylaşmaya başladı… Yazımın altına Nuray'dan gelen mesajı ekledim. Okuyun.
Nuray her şeyi en güzel şekilde atlatacak çünkü o çok inançlı ve çok pozitif bir insan. Bu hastalıkta MORAL çok önemli. Ondan dualarınızı eksik etmeyin, uğrayıp bir cümleyle bile olsa moral vermeyi ihmal etmeyin…
Sevgilerimle,


 http://1hastalik3melek.blogspot.com.tr/


31 Mart 2014 Pazartesi

Renk dopingi...

 
Moralimiz düzelsin diye, olumlu düşünelim olumlu olsun, umutlarımızı yitirmeyelim diye...
Çok renkli bir ev, belki biraz fazla renkli ama şu anda detaylara takılmadan kafamı dağıtacak, gözlerimi alacak renk dopingine ihtiyacım olduğu için...
İşten çıkıp akşam eve gittiğimde enerjimi geri depolayabilmek, miniklerimle renkli hayaller kurabilmek için minik bir göz terapisi...
Ne olursa olsun, hepinize güzel bir hafta olsun...
Sevgilerimle,















27 Mart 2014 Perşembe

Hello Baby :)



Merhaba sanal dünyam :)
Uzun süre internetten kopuk yaşadım, "uzayda yaşam" belgeseli gibiydim. Herşeye silbaştan başlamak, alışmaya çalışmak, yorulmak ama tabiiki en çok ta içimdeki sevgi potansiyeline bir kez daha şaşırmak... Ailemize bir bebek katıldı ve kalabalık bir aile olduk. Yarım asır önce yaşasaydım belki bu sayı normal sayılırdı ama şu anda kalabalık, 5 kişilik bir aile olduk :) İyi ki de olduk...
Burası bir anne çocuk bloğu olmadığından ben işin dekorasyon bölümünü aktaracağım.
"3+1 bir apartman dairesine 3 çocuk nasıl sığar?" Şu anda çok kolay sığdı ama bu çocuklar büyüdükçe o zaman herşey daha zor olabilir. 3 odanın en büyüğü bizim, en küçüğü 2 kızımın ve orta büyüklükteki oda bir oyuncak odası-çalışma odası niteliğindeydi. Minik bey gelmeden önce çalışma odasını iptal edip, kızları daha büyük olan odaya geçirdik. Bir sürü eşyayı ihtiyaçları olanlara verdik. Bazılarını geri dönüştürdük. Kızların bebek odası mobilyalarını komple zımparalayıp beyaza boyadık. Duvarları maviye boyattık. Atıl bir şifonyeri maviye boyadık. Perdelerin yerlerini değiştirdik, kimi yere yeni tüller, kimi yere yeni fonlar yaptırdık. Kızların yeni odalarına onların kıyafetlerini sığdırmak için kocaman beyaz bir dolap yaptırdık. Yatakları beyaz ve bazalı sipariş ettik. (başka türlü nasıl sığacaktık :)

Şimdi bunların hepsini yaparken acaba fotoğraf çekmişmiydim. Hangisini çektim hangisini atladım inanın hatırlamıyorum. Hamilelikten kaynaklanan yorgunluk ve balık hafıza nedeniyle bilmiyorum. İşe geri döndüm. Yavaş yavaş normal insanlar gibi yaşamaya başladığımda ne varsa; yarım yamalak bile olsa paylaşmak istiyorum.

Hastane ve oda kapı süsü, kumaş boyamaları ve birkaç detayı da paylaşacağım.

Bu aralar aklımda evin girişinde bulunan sürgü kapaklı portmantonun kapaklarını boyamak var. Aslında kaplanabilir de. Yıllar önce anlık bir kararla seçtiğim sunta kaplama kapılar uzun süredir canımı sıkıyor. Sürgülü kapaklardan birinin ortası aynalı, kalan yerlerin hepsi motifli sunta üzeri kaplama. (Sunta olmasının sebebi kapağın ağır olmaması ve üzerimize düşmemesi içinmiş)

Beyaz ya da gri chalk paint yapıp kaplamanın üzerini boyayabilirim, ya da sade renkli bir duvar kağıdı alıp kaplayabilirim... Chalk paint yaparsam pütürlü pütürlü kalıyor. Duvar kağıdıyla kaplarsam ve çok kötü olursa naparım?

Çizgili duvarları çok beğeniyorum (bknz. ekte size bir kaç örnek koydum) ama acaba bizim girişteki portmantoya uygulayabilir miyim? Bu aralar kafamdan bunlar geçiyor. (Tabii bir de balkon duvarlarını boyamak ama o apayrı bir post konusu olsun)

Hepinize Sevgilerimle,
XOXOXO