29 Haziran 2012 Cuma

Renga rengarenk...


Daha bu sabah gazetede herkesin bir hobisinin olması gerektiğini, yaş ilerledikçe bu hobilerin şart olduklarını ve çocuklara çok küçükken bu alışkanlıkları kazandırmak gerektiğini okuyordum.

Yabancı bir sitede bir annenin çocukları için yaptığı hobi masasını görünce duramadım hemen sizinle de paylaşmak istedim çünkü kullanılan çoğu malzemeye IKEA dan ulaşmak çok kolay... Dolayısıyla sadece izleyici değil, uygulayıcı da olabiliriz. Ben en çok baharatlıkların içindeki simlere bayıldım.

Hepinize rengarenk bir haftasonu diliyorum..
Sevgiler,

XXXOOO





27 Haziran 2012 Çarşamba

Rapor

Merhaba özlediğim insanlar...Sanal hayatta ev dekorasyonundan başka birşey düşünmüyor gibi görünsem de aslında ben de çoğu çalışan gibi sabahları 7:00 de uyanıp evden apar topar çıkan, kızları hastalandığında çaresiz kalan, akşamları dekorasyon dergilerinde asla göremeyeceğiniz dağınıklıkta bir eve varıp bir yandan ertesi günün yemeğini yaparken bir yandan da kızların kim milyoner olmak ister sorularını aratmayan sorularını olabildiğince doğru şekilde yanıtlayan, bazen günün sonunda yorgunluktan uykuya dalamayan biriyim.
Ben blogda "PAUSE" düğmesine basmış gibi görünsem de hayat benim için de devam etti.. Hem de çok hızlı bir şekilde, 8 Mayıstan beri bir kelime etmedin, nerelerdeydin diyenlere, Buyrun efendim siz görün :)

Büyük kızım doğum günü parti temasını Şirinler olarak kararlaştırınca önce tüm peçeteleri koyu mavi seçip, internetten çıkardığım resimlerle peçetelik yapıp süsledim..


 
Her rengin açığını beğenen kızım açık mavi peçeteleri beğenince bu sefer kızları açık, erkekleri koyu mavi olarak değiştirdik...




Şirinler köyünde sopa yemeye müsait tek şahıs Gargamel amcamız olduğuna göre, iş başa düştü ve bulduğum bir gargamel resmini koca bir kartona, bakarak çizdim. Daha sonra bu resim bir Gargamel pinyatasına dönüştü. Doğum gününe gelen tüm minik şirinler bu Gargameli pataklamaya bayıldılar :)

*Çiz, sil, çiz, sil olunca aşağıdaki resmi daha sonra temiz bir kartona geçirdim.


Son iki yıldır kızların doğum günü pastalarını eşimle ben yapıyoruz. Kesinlikle profesyonel değil ama çook lezzetliydi.




Sağolsun "Sakın Beni Unutma" gelen minik misafirlere çok güzel birer iyiki geldiniz hediyesi hazırlamıştı. Ellerine sağlık Nuraycım...


Havalar çok sıcaktı ve haftasonları sahillerde gezindik...


Ayağına göre paten bulmak çok zor, şimdilik bu prenseslerle idare ediyoruz...


Derken kaçınılmaz an geldi ve bir yıldır beklediğimiz operasyon yapıldı. Doktorlar için ufak bir operasyon olsa da bir anne baba her türlü evham ve stresi illaki yaşıyor. Kim ne derse desin.


İnsan aç oldu mu hastane yemeği bile ziyafet gibi geliyor...


La Fontaine nin eserleri ne kadar da hüsranla bitiyormuş onu gördüm. Aralarında en masumu buydu, onu aldım.  Eskiden, "Kibritçi kız sokakta soğuktan öldü" diye biten bir hikayeyi neden okurduk şimdi anlamıyorum. Hastane de bol bol masal kitabı okuduk ama o hiçbirşey hatırlamıyor.


Kızımın stresi geçsin diye şapkadan tavşan çıkaran bir sihirbaz edasıyla her 20 dakikada bir çantadan yeni bir oyun çıktı. Parmak boyası bile yaptık, düşünün artık :)


Bu aralar küçük hanımlar kendilerini sanata adadılar ve haftasonları balkonda faaliyetlerle geçiyor. Durum böyle olunca balkondaki güzelim rattan masa kenara katlanıp yerine emektar masa geliyor.

Bugün buraya "Belki dekorasyonla ilgili yeni tüyolar edinirim" diye düşünüp gelen sevgili okur. Beni mazur görün. Eski bir dostuyla sokakta karşılaşıp tüm hayatını bir çırpıda anlatan teyzeler misali dertleştim sizinle. Ama bundan sonra arayı açmayalım, daha sık görüşelim tamam mı...

Sevgilerimle...
XXXOOOO