25 Şubat 2011 Cuma

Sabah dinlenmelerine uygun...

    Her zamanki gibi; bu sabah da erken uyandım. Uykusuzum. Tekrar yatağa girip uyumak gibi bir lüksüm yok, ama eminim olsaydı da uyku tutmazdı. Ama şöyle bol yastıklı pofuduk bir uzanma köşem olsaydı eşimin deyimiyle uzun otururdum. Ayakları uzatır kitapları dergileri yanıma biriktirir, güzel bir müzik açar çayımı kahvemi içerdim. En sıkıcı kitabı seçerdim ki uykum gelsin de oracıkta kıvrılıp kestireyim. Şimdi bunları yazarken o kadar kocaman esnedim ki gözlerimden yaş geldi. Gerisini siz düşünün :)

   Hepinize mutlu ve bol dinlenmeli hafta sonları diliyorum…

 





24 Şubat 2011 Perşembe

Okuması En Keyifli Blog Ödülü...


Sevgili cepaynası bana bu ödülü layık görmüş, çok teşekkür ederim cepaynası!! Kendisi de benim okumaktan çok keyif aldığım bir blog sahibesi. Ortak zevkleri paylaştığımız için takip ettiğim bloggerların da çoğuna aynı ödülü verdiğinden ben de bu ödülü blogumu takip eden bütün sevgili arkadaşlarıma vermek istiyorum.

Kabul ederseniz...
Sevgilerimle...

23 Şubat 2011 Çarşamba

Sarı...


Sarı, hayatıma yeni yeni girmesine izin verdiğim bir renk. Çok sıcakkanlıyım ama sarı soğuk bir renk desem, yok yok mavi de öyle ve maviyi severim ben. Yeşili severim, turuncuyu, pembeyi... Moru çok çok severim. Sebebini bilemiyorum ama bunu çözebilmek adına üstüne üstüne gidip geçen sene ilk sarı gömleğimi aldım. Daha sonra sarı renk ayakkabılara kadar giden bir alışverişti bu.
Ama hala ısınabilmiş değilim bu renge, evde sarı hiçbir dekorasyon objesi yok. Bu sene bunun üzerine gidip sanırım sarı bir kırlentle başlangıç yapabilirim. Sarı ve gri uyumunu biliriz ben bir de sarı ve kahverengi kombinini deneyeceğim. Tonları doğru seçtikten sonra uymayacak hiçbir renk yok diye düşünüyorum.











16 Şubat 2011 Çarşamba

Mutfaktan salona geçenlerden biri... Sürahi.

Aslında sürahileri mutfakta da çok severim ama böyle çiçeklerle bezenince de çok sevimli değiller mi?


Ikea ya her gittiğimde bu sefer alacağım bu sürahilerden diyip her seferinde de elim boş dönmüşümdür eve. Aslında alsam biliyorum o kadar çok seveceğim ki her gün elimde bir oraya bir buraya bütün evi gezdirip en son nereye koyacağımı bilemeyeceğim…

 







15 Şubat 2011 Salı

Bu nedir???

Arkadaşlar bu nedir? Böyle birşey gerçek hayatta normal insanların başına gelebilir mi? Peki gelse bile bizim gibi normal insanlar bunu kaldırabilirler mi?  Küvete bakarmısınız ne kadar cezbedici duruyor, içinde suyu bile hazır !!!

11 Şubat 2011 Cuma

Sevgililer Gününe Özel


Sarah and Bendrix sevgililer gününe özel koleksiyonlarından beğendiklerimi ekliyorum. Web sitelerinde diğer ürünlerine ulaşabilirsiniz. Hepsi çok güzeller!!!!

Happy Valentines...




9 Şubat 2011 Çarşamba

Harita, harita... Haritaaa!!!


   Bir e-mail geldi, “Asya’nın hepsini sana veriyoruz!”. Yoğunluk artacak biliyorum ama sevinmeden edemedim. Koştum içerden haritaların arasından o en büyük ASYA kıtasının haritasını kaptım geldim odama. Duvarda boşta çivi olmadığından çerçeveyi sehpanın üzerine koyup duvara dayadım. Bir önceki bölge haritam duvarda tam karşımda duruyordu, bu da geldi tam oldu. Masaüstü lambam, siyahla çevrili kiraz rengi ofis mobilyalarının üzerinde ışığını verirken bugün yemekten sonra Türk kahvesine hayır demedim. Çok keyifliydim ne de olsa. Merak edenlerinize söyleyeyim, yok yok maaşta değişiklik olmadı. Sadece sorumluluk almayı çok seviyorum (evet evet deli olabilirim :) ve ufak şeylere sevinmeyi biliyorum. Ayrıca National Geographic kadar güzel harita basan kimseyi tanımıyorum. O güzel haritayı odama aldım ya teker teker ülkelerin listesini çıkardım ve safari tadında müşteri avı için hazırlıklara başladım. Sonra da dedim ki sevgili sanal arkadaşlarıma odamın atmosferini birazcık hissettireyim… İşte harita düşkünlerinin evleri…

** Yazının başlığında kızlarımın çok sevdiği çizgifilm kahramanı DORA the Explorer' ın Haritasının şarkısını mırıldanıyordum. Dora yı tanıyanlarınız bilir...





8 Şubat 2011 Salı

Büfe Sergisi...

Salona yeni alınan aksesuarların gözde mekânı lö büfe.(Fransızcam yok çok mu belli :) Öyle her gümüş tepsinin, cam vazonun, seramik biblonun harcı değildir büfenin tepesine çıkabilmek. Uyum gerek bir kere, tepedekilere uyum! Ya da tam aksine tepedekilerden tamamıyla sıyrılabilmek, odak noktası olabilmek gerek…


Belki de bunların hiçbirine gerek yok, sadece sahibinin gözünden farklı bir bakış açısı gerek.