20 Temmuz 2010 Salı

Beyaz Beyaz Bembeyaz Mutfaklar

Duvarlar tavanlar beyaz, yatak odaları beyaz, salon beyaz, ebeveyn banyosu beyaz, mutfak beyaz, misafir tuvaleti gri… Gri mi? Bir hata olmalı, orası da beyaz olmalıydı. Bahsi geçen yer neresi mi? Annemlerin evi tabiî ki. Boya badana yaptırdığında babam ne kadar da “ Annenin bir bizi beyaza boyamadığı kaldı, ev bembeyaz oldu” dese de aslında o da Beyaz sevenler fan kulübüne üye.


Yaşım ilerledikçe sanırım anneme daha çok benziyorum çünkü her ne kadar canlı renkleri turunculu pembeli yeşilli dekorasyonları sevsem de, her ne kadar siyahları grileri uygulasam da, Bembeyaz mobilyalarla döşenmiş bir evin fotoğrafları beni susturmaya yetiyor.


16 Temmuz 2010 Cuma

Pantalonumu omzuma astım...


Uzun zamandır istediğim kot çantayı çok aramadığım ve alışverişe çıktığımda neye ihtiyacım olduğunu unutarak alışveriş yaptığım için, çantamı kendim yapmaya karar verdim.
Yaşasın internet, detaylı resimler ve anlatımlar sayesinde yukarıda gördüğünüz çantanın benzerini yaptım. Ben kapak bölümünü sade bulduğum için daha çoook süslenecek.
Bu çanta nasıl mı yapılır... Buyrun tıkkkk.

8 Temmuz 2010 Perşembe

Bu Singer şarkı söylemez...

Yıl 1993, orta son yeni bitmiş, babam bana SINGER marka bir dikiş makinesi hediye eder. Benim tepkim, “Dikiş makinesi mi? Anne ben bunu napacığım? Ben dikiş dikmeyi sevmem ki, ben sökük dikmeyi bile sevmem, Babam bunu bilmiyor mu? Siz bunu atın gitsin, ya da en iyisi birine verin, Ayy, bunlar çok sıkıcı kız işleri. Hiç bana göre değil” ve asi rock çı gençlik odayı terk eder…
O makine yıllarca bir köşede umutsuzca durur bekler, artık herkes onun varlığını unutmuştur.
Yıl 2010, rock çı gençlik artık büyümüş, iş kadını ve 2 kız çocuğu annesi olarak annesiyle dertleştiği çay sohbetlerinden birinde: “Annecim benim bir dikiş makinem vardı, ona ne oldu? Onu alabilir miyim?” Cevap çok kısa ve öz, “Kızım sen onu birine verin demiştin ya, verdik…”

Ahh babacım ahh, büyükler ne kadar ileri görüşlü oluyorlarmış… Tabii şimdi gezersin SINGER in web sitesinde onu mu alsam bunu mu diye. Boşa giden cillop gibi makineye yana yana, neyse artık dersimi aldım, bundan sonra gelen hediyeleri küçümsemek yok, geri çevirmek de yok…

Son zamanlarda yazmama sebebimi anlamış bulunuyorsunuz, internette makine arayıp sürekli olarak dikilecek olan kırlent, yatak örtüsü, masa örtüsü, Runner, peçete (ve bu liste uzar gider) modellerini belirliyorum.

Makine olarak Fashion 4205 i beğendim, aranızda bu modeli kullanan var mı? Usta bir terzi olan kayınvalidemin bu modelle ilgili onayını almış bulunuyorum ama kendisi farklı bir model kullanıyor.

Dikiş makinem gelmeden el becerilerimi konuşturdum bile. Eski rengi solmuş imitasyon halka küpelerimi rengârenk ipliklerle doladım (bunu internette gördüm kesin deneyin harika oluyorlar) yepyeni oluyorlar, daha sonrada elimde olan farklı renkli ve desenli parça kumaşlardan (şerit halinde kestim onları) örgü örerek bilezikler yaptım. Nasıl olsa evde kız çok, biri beğenmese diğeri kesin beğenecektir. Benim bu halime adapta olmaya çalışan zavallı eşimin eski kot pantolonlarına göz diktim… Elime geçireceğim bu pantolonları çantaya dönüştürmeyi düşünüyorum…(İşte size 3. sınıf kalitesiyle küpelerin fotoğrafları, daha profesyönel bir makine almam gerektiğini söylemiştim, şimdilik bunlarla idare edin :)

Bana neler oluyor, biri beni durdursun… Somebody STOP ME!!! İçimdeki Martha Stewart (yerlisi Derya Baykal olur) canavarı ortaya çıktı ve önüne geçemiyorum. Durum böyle olunca hiçbir şeyi atamıyorum. Acaba ilerde bir işime yarar mı psikolojisiyle düğme, kumaş, kurdele, iplik ne varsa saklıyorum.

Eskiden alışveriş için girdiğim mağazalara şu anda sadece fikir edinmek için giriyorum ve kocacım en azından bu durma alışmakta pek zorlanmayacak gibi :)

En son MarksnSpencer daki modellere vurulmuştum, Hele ki şimdi indirim var. Gidin ve benim yerime de bir şeyler alın.

Harfleri dekorasyonda kullanmayı çok seviyorum ve bunu da yapmak per zor olmasa gerek.
Antredeki iki çerçevemi bu şekilde doldurmayı düşünüyorum:

1 Temmuz 2010 Perşembe

I am in the Mood for...