15 Haziran 2010 Salı

Bu yataklarda kimse uyumadı mı?

Bu Sabah yataktan çok keskin bir koku ve ıslaklıkla uyandım. Bizim iki numaralı minik, gece bir saatte yatağından kalkıp yanımıza gelmiş ve sabaha doğru ufak bir kaza yapmıştı. Jet hızıyla uyandım miniği temizledim ve daha sonra çarşaflar ve yatak koruyucusu (alez) doğru makineye girdiler. Onlar makinede devirlerini tamamlarken ben kızları hazırladım, makyajıma el atamadan makineden çıkan çamaşırları astım ve apar topar evden çıktık. Makyajı işe gelir gelmez yaptım ama evde yarım kalan çok şey var.
Magazinlerdeki yatak odası fotoğraflarına bakarken şunu düşündüm. Acaba o yataklar her zaman bu kadar derli toplu mu? Bu insanların çocukları var mı? Bu hayatlar gerçek mi?

Tamam, ben de hala nevresim takımlarımı ütüleyenlerdenim. Evimiz her zaman tertemizdir, ama sabahları yatakları yapmak, örtüleri bir iki silkeleyip yastıkları bir iki yumruklayıp en üste pikeyi örtmekten ibaret benim için. Saten yatak örtüsü takımı ve kombin kırlentleri olmadı hiç yatağımın. En fazla şık bir örtüyle kapattım nevresimlerimin üstünü.

Başucumda neler mi var? Bahçeden taze koparılmış pembe güller cam bir vazoda, gece uykuya dalmadan önce okuduğum magazinler derli toplu üst üste komidinin üzerinde, Dijital göstergeli radyolu saatim parlatılmış ve çalışır bir şekilde yatarken görebilmem için doğru bir açıda magazinlerin yanında yerini almış. (İnanmadınız değil mi? Hatta bazılarınızın Hadi oradan dediğini duyar gibiyim.) Doğrusu şöyle; başucumda “gece yatarken üşürsem giyerim” diye çoraplarım, minikler gece ağlarlarsa uyandığımda bacağımı sakatlamayayım diye el fenerim ve (eskiden) sürahimle suyum olurdu ama artık sağ olsunlar kızlar düşürüp kırar ve döker korkusuyla su içmeye mutfağa gidiyorum, buna da el fenerinin büyük katkısı oluyor. Dijital saat mi? Dün kızımı çöpe bir şey atarken buldum. Ne mi? Eminönü’nde 2 TL ye satılan ve sürekli alarmlarını açık tuttukları minik Çin malı başucu saatim. Ama saatin günahını almayayım hiç bu kadar dayanıklısını görmemiştim. Suya atılır çalışır, darbeye dayanıklı, Saniye çubuğu düştü ama akreple yelkovan hala azimle birbirlerini kovalıyorlar. Yeni bir saat almak mı? Dedim ya, saatimi çöpten çıkardım. The Woo da beğendiğim 100 TL’lik çalar saatin çöpü boylaması ve kurtarıldığında da bir daha çalışmaması olası. Garanti mi? Swatch bile hiçbir saatini darbelere karşı garantilemiyor. En iyisi küçük kızımın da büyümesini beklemek ve magazinlerdeki fotoğrafları gerçeküstü hayatlardaki düzenlermiş gibi kaile almamak.

2 güzel fikir:

Nilgün Torunoğlu dedi ki...

Bu görseller bende de aynı hissi uyandırır''bu evler bakmalık mı?''Evimin temiz ve düzenli olmasına özen gösteririm ama ne yaparsam yapayım böyle olmuyor, olamıyor.Minikler büyüyünce hayatınıza katılacak Kurt hiç büyümeyecek ve evi dağıtmak,ortalığa tüylerini dökmek onun asli görevi olacak,bilgilerinize...

Evimin dekoratörü Esin dedi ki...

Hahahh. Valla haklısın Colette ne diyim. Köpek olayını unutmuşum ben,şimdilik mutfağa dadanmış güvercinlere yem atmakla yetiniyoruz :)