10 Nisan 2010 Cumartesi

Mutfakta Kahvaltı...

Çok yorucu bir hafta geçirdik. Bu sabah kahvaltımız bol güneşli mutfak masamızda yapılacak. Evden çıkmadan az önce alelacele yapılmış bir tost yerine mükellef kahvaltı soframızda ailece oturacağız. Gözünü seveyim Türk mutfağının, ne bir English breakfast ne de Bacon and Eggs. Tabii her şeyden önce hep beraber aynı masa etrafında ailece toplanıp güler yüzle hafta sonu programını oluşturacağız. Ama bir saniye, ben bunları anlatırken siz sakin ortamda hafif müzik eşliğinde sadece çatal bıçak seslerinin duyulduğu kahvaltı masasını hayal ettiyseniz, ben size yanlış adresi vermişim demektir. Biz onların yan komşusuyuz. Hani onların zilini çalarken tedirginlikle acaba uyuyorlar mı diye düşünürsünüz bu sırada da karşı komşunun evinden kulağınıza tiz çığlık sesleri gelir. İşte biz o karşı komşuyuz.


Sabahları apartmanı uyandıran minik canavarların ailesiyiz biz. Biz birbirimizi çok seviyoruz, zaten her şey buradan başlıyor. Annesi babası çocuklarını çok severlermiş çok öpüp sıkarlarmış, çocuklarda cilvelenip bir o köşeye bir bu köşeye kaçışırlarmış.

Sevgi faslı bitip kahvaltı sofrasını hazırlama faslı başlayınca herkesin elinde bir çatal bir tabak orkestra devreye giriyor.




Kahvaltı sonrası ekmek kırıntıları, masaya dökülen sütler, yarım kalan zeytinler ama dedim ya her şey hala çok güzel. Evim evim güzel evim. Bu kadar curcunadan sonra orta şekerli bir Türk kahvesi lütfen… Hepinize iyi hafta sonları…



0 güzel fikir: